HİPNOZ

Hipnoz olayını ilk kez Japon çizgi filmlerinde gördüğümü ve çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Elinde kolye sallayan bir terapist, gözleri siyah beyaz spiral halkalara dönüşen bir çocuk… Çocuğun hareketlerini içimde büyük bir merak duygusuyla izlemiş ama çok da anlam verememiştim. Bu çizgi film ile hayal dünyamın kapısından içeri, merakımı bugün bile hâla cezbeden yepyeni bir olay girmişti; ‘Hipnoz’.

Üniversite yıllarımda da sözcüklerimizin aslında ne derin anlamlara sahip olduğunu ve yaşamda kendimizi sözler ve düşüncelerle etkileyebileceğimizi, istediğimiz zaman bu söz ve düşünceleri değiştirip iyileştirebileceğimiz fikri ile tanıştım.
Sevgili Richard Bach’ın, ‘Hipnozcu’ kitabı ile…

Richard Bach tıpkı ‘Martı’ kitabında olduğu gibi heyacan verici yeni bir bakış açısı verdi. Sözcüklerimizin muhteşem bir etki gücüne sahip olduğunu söylüyor, telkin gücüyle kendimizi hipnoz edebileceğimizden bahsediyor ve yaşamımızda ne istiyorsak sözcüklerden oluşan bir harita çıkarmamız gerektiğini öğütlüyordu.. Öğüdüne uydum ve kitabıyla tanıştığım zamandan bu zamana kadar her yıl yaşamımda olmasını istediğim şeyleri ve olmak istediğim halleri mutlaka ajandamın ilk sayfasına yazarak ve buna inanarak yeni yıla başladım. Öğüdüne uymakla kalmayıp bir de koleksiyon oluşturdum; ‘Hipnoz Koleksiyonu’nu Şimdi görüyorum ki bu fikir çoğu kişisel gelişim ve psikoloji kitaplarında artık var. Hepimiz biliyoruz ki neye inanırsak onu söyler, ne söylersek yaşamda onu buluruz.

O halde kendimizi güzel sözler ve düşüncelerle motive etmeye devam edelim. Adına bu kez 'Hipnoz' diyelim.

EUREuro